Saray Öyle Uçtu Ki… Mangalda Kül Bırakmadı

Meclis Başkanı bu hafta parti genel başkanlarını ziyaret ederek ‘yeni anayasa’ için girişimde bulunacakmış!

Baştan söyleyeyim nafile turlar olur… Nafile girişim olacağını Meclis Başkanı da biliyor. Belki de istenen bu… Nafile turlarla bir şey yapıyormuş gibi görünmek…

AKP iktidarının iki şeye ihtiyaca var.

Birincisi; gündeme yeniden hakim olmak, ekonomiyi ikinci plana atmak, insanların sabah akşam hayat pahalılığından konuşmasını engellemek.

İkincisi; çekilen sıkıntıların müsebbibi olarak birilerini hedef tahtasına koymak. Bu anayasa olur, AKP’nin istediği türde anayasa değişikliğine evet demeyen muhalefet olur…

Fatura birilerinin sırtına yüklenecek; hazırlık bu yönde.

Efendim sivil anayasa yapmanın sırası gelmişmiş. Türkiye darbe ruhunun özünde taşıyan anayasa metninden kurtulmalıymış. Anayasa bize çok ama çok dar geliyormuş…

Miş, mış, muş…

Ama bakın, anayasanın çok dar geldiği sözüne katılıyorum. 1982 anayasası da çok ama çok dar gelmişti, AKP’nin yaptığı 2010 anayasası da çok dar geldi. Hele hele 2017 Anayasası boğazımızı sıktı.

Daha özgürlükçü anayasa diye pazarladıkları değişik tek adam rejimini getirdi. Her şey tek adamın o anki ruh haliyle vereceği karara bağlı. Her şey iki dudağının arasında…

Gelin işe buradan başlayalım.

Kusurlu demokrasi bile otokrat rejimden kat kat iyidir. Türkiye kusurlu demokrasiyi de denedi, otokrat rejimi de kararı siz verin…

Şöyle bir etrafınıza bakın… Şöyle bir kendinize bakın… Arkanıza yaslanın Türkiye’nin tek adam rejimine geçtikten sonra nereden nereye geldiğini düşünün… Altı yıldır yüzümüz güldü mü?

Meclis aritmetiğine bakıyorsun Cumhur İttifakı birleşenlerin yeni anayasa yapacak sayısal çoğunluğu yok. Muhalefeti ikna etmek zorundalar…

Bu da imkansız! Aralarında derin görüş ayrılığı var.

Muhalefet partileri; CHP, İyi Parti, Saadet, DEVA, DEM, DP, TİP, Emek partisi, demokratik bölgeler partisi parlamenter sistemi savunuyor.

İktidar ortakları tek adam rejimini… Buradan yeni anayasa çıkar mı?

Çıksa çıksa meşguliyetle oyalama çıkar…

Saray’ın baş hukuk danışmanı Uçum dün akşam saatlerinde nasıl bir anayasa istediklerini açıkladı…

Cafcaflı sözler…

Sivil bir anayasa, kuşatıcı bir anayasa, koruyuşu bir anayasa, özgürlükçü bir anayasa, sosyal bir anayasa, gelişkin demokrasiye imkan veren bir anayasa, milli bir anayasa gerekliymiş…

Okuyunca vay be dedim…

Seçkinlerin değil, halkın talep ve iradesine cevap verecek sivil bir anayasa istiyorlarmış…

Hak ve özgürlüklerin esas, sınırlamanın istisna olduğu özgürlükçü anayasa lazımmış…

Güldürmeyin!..

AKP iktidarı on yıllardır tam tersini yapıyor. Özgürlüklerin sınırlamayı esas alan, hak özgürlüklerin istisna olduğu politika izliyor…

Adil bir gelir dağılımına geçişi sağlayacak sosyal bir anayasa şartmış. Yani üstekinden alacaklar alttakilere vereceklermiş…

Bu satırları yazan Mehmet Uçum’a sormak isterim, Merkez Bankası 818 milyar zarara nasıl uğradı? Yoksuldan alıp zengine vererek. Zenginin parasını koruyarak. Zengini enflasyona ezdirmeyerek.

Baş danışman şimdi tam tersini söylüyor… Güzel sözler, şatafatlı sözler ama boş sözler…

İnandırıcılığı olmayan sözler….

Bunca yılın deneyimiyle size küçük bir öneri. Anayasa değişikliğiyle ilgilenmeyin. Hatta söylenenleri dinlemeyin bile.

Erdoğan tek adam olmuş vazgeçer mi?

Geçmez…

Eeee, neye konuşacağız ki… Yeniden seçim olmadan, bu iktidar gitmeden anayasa değişikliği olmaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi